Benim Çizgi Roman Hikayem
Öncelikle çizgi romanın büyüdüğüm ailedeki yerinden bahsetmek istiyorum. Benim babam doğduktan sonra 18 yaşına kadar Trabzon'da büyüdü. Daha sonra üniversite için İstanbul'a gitti, o ayrı bir hikaye. Trabzon'da ve Karadeniz'in genelinde de çizgi romanın çok yaygın olduğunu söylerdi. Hatta büyükbabamdan dinlediği üzere 1912'de Trabzon'da yayınlanan 12 gazeteden 6'sı Fransızca yayınlanıyormuş. O yıllarda Doğu Karadeniz'de Fransızca okuyup yazan insanların çokluğuna bakın. İstanbul'da Fransızcadan roman çevirileri yapılması oldukça yaygındı. Lisede edebiyat dersi alan her gencin bildiği şey bu ama ülkenin en doğularında da durum daha farklı değilmiş.
Babam bana çocukluğunu hep çizgi romanlarla geçirdiğini anlatır. Bunu odasındaki kocaman Teks koleksiyonundan da tasdik edebiliyorum. Gerçekten çok eski Teksler var. Anlattığına göre okumayı öğrendiğinden beri çizgi romanlarla iç içeymiş. Tommikslerden Teksaslardan Zagorlara ve tabii ki Tekslere kadar bir çok çizgi roman okumuşlar. Şimdi bile Teks'in yeni sayıları çıktığında Kadıköy'deki çizgi romancı dostuna gider ve bir çayını içerken "Yeni Tekslerden ne haber?" diye sormayı ihmal etmez.
Aynı şekilde annem de babam gibi çizgi romanı daha çocuk yaşlardan sevmeye başlamış. Annemin teyzesinin eşi matbaada çalışıyormuş ve eve kolilerle klasik Rus romanlarıyla çizgi romanlar getiriyormuş. Annem de ne gelirse okuyormuş. Redkit, Zagor, Mr. No, Zembla, Tombraks, Teksas, Tommiks ve niceleri.
Ablama da küçükken Heidi ve Şirinler gibi çocuk dergilerini alırlarmış. Başında sonunda bulmaca varmış ama genel olarak çizgi roman tadında hikayelerle dolu olurlarmış. Ablam daha okumayı bilmezken annem bunları alır ve ablama okurmuş ablamda resimlerine bakarmış. Okumayı öğrendiğinde de kendisi defalarca kez okumuş. Daha sonra Tenten'le tanışmış. O zamanlar şimdiki kadar pahalı değillermiş tabii ki, yenisi çıktıkça alma imkanı buluyormuş.
Babamın üniversiteden arkadaşının ablamla yaşıt çocuklarında da bir çok Asteriks varmış. Onlar ablamdan Tenten, ablam onlardan Asteriks derken dönüşümlü olarak okuyorlarmış fakat onlar kitapları hor kullandıkları için babamın arkadaşı tüm Asterikleri ablama hediye etmiş. Bu sayede ben de çocukluğumu hem Asteriks hem de Tenten okuyarak geçirdim.
Daha ilkokuldayken Tenten ve Asteriks okumaya başladım. Yetmedi baştan baştan defalarca okudum. Tenten'in 7 Kristal Küre'sini ve Güneş Mabedini kaç defa okuduğumu hatırlayamam.
Yine ablamdan bana kalan Yoyo çocuk dergileri de şanslı olduğum noktalardan biridir. Çünkü içinde bir çok bulmacanın yanında çizgi roman denilebilir mi bilmiyorum ama o tatta hikayeler vardı. Dergi size bir hikaye veriyor ve hikayenin sonunda size hırsızın kim olduğunu soruyor. Hırsızı bilmeme rağmen onları da defalarca kez okuduğumu hatırlıyorum.
Çizgi Roman okuma alışkanlığımızı burada noktalamadık elbette. İthaki'nin henüz serinin tamamını çıkarmadığı fakat çıkardıkça almaya devam ettiğimiz ve severek okuduğumuz Sandman de oldukça ilgi çekici bir seri. Tavsiye ederim.
Mr. Sandman bring me a dream~~
İşin Üzücü Kısmı
Öğrendiğime göre 80lerde yapılan darbeden sonra, darbeci hükûmet televizyonlarda çocuklara çizgi roman okutulmaması gerektiğiyle ilgili yayınlar yapmaya başlamış. "Çocuklarınız tembel olur, hayalci olur, salak olur" gibi söylemlerle çizgi roman alışkanlığını, karikatür dergisi okuma alışkanlığını insanların ellerinden almaya çalışmışlar.
Tam tersine çizgi roman; dostluk, birlik ve beraberlik, mertlik, cesaret, adaletsizliğe karşı mücadele etme, sevgi, merhamet, dürüstlük, akılcı düşünme gibi önemli erdemleri insanlara aşılamanın çok kolay ve bir o kadar da eğlenceli yoludur.
Onlar da bunu bildiklerinden insanları sorgulamayan düşünmeyen üretmeyen hazırcı bireylere çevirmek için çizgi romanı halktan uzaklaştırmaya çalışmışlar. İnsanı insan yapacak değerleri insanlardan almak için televizyonlarda çizgi roman karşıtı konuşmalar yaptırmışlardır.
İnsanları Hayalperest Olmaya Teşvik Eder Mi?
Elbette. Hayal kurmayan insan düşünmeyen insandır. Üretmeyen insandır. Geleceğe ulaşamayan insandır. Hayal kurmayan insan sadece kopyalamayı ve tüketmeyi bilir.
Geçmişte şimdi ve gelecekte mühendislerin hiç hayal kurmadığını söyleyebilir misiniz? Bunca yeni buluş hayal kurmayı vakit kaybı gören insanların ürünü mü yani? Herkesin konuştuğu kitaplar hayal kurmadan mı yazıldı? Mimarlar bu binaları, sanat eserlerini hayal etmeden mi çizdi? Bir aşçı sipesiyal yemeklerini hayal etmeksizin mi pişirdi? İnsanın uçacağını hayal etmeden uçağı yapmak mümkün mü?
Ve bahsettiğim konuya sadece Teksler Tentenler değil; mangalar, manghwalar, webtoonlar, karikatür dergileri Marvel ve DC dünyası da dahil.
Şu da insanı biraz düşündürmeli; Japonya, Güney Kore, İtalya, Amerika gibi ülkeler dünyanın kalanına kıyasla oldukça ileriler ve dünyada büyük söz sahibiler. Aynı zamanda çizgi roman üretiminde de bu kadar ön planda olmaları sadece tesadüf mü? Güney Kore daha seksenlere kadar bizden çok daha geri bir ülkeydi fakat çok hızlı bir şekilde toparlanıp gelişti ve bizi de geçti. Arkasında Amerika var vs pek çok şey söylenebilir. Ama bu hızlı gelişmeden sonra günümüze geldiğimizde internet üzerinden çizgi hikayeler yayınlamada oldukça öne çıkmaya başladılar. Adını da Webtoon koydular.
Ve bahsettiğim konuya sadece Teksler Tentenler değil; mangalar, manghwalar, webtoonlar, karikatür dergileri Marvel ve DC dünyası da dahil.
Şu da insanı biraz düşündürmeli; Japonya, Güney Kore, İtalya, Amerika gibi ülkeler dünyanın kalanına kıyasla oldukça ileriler ve dünyada büyük söz sahibiler. Aynı zamanda çizgi roman üretiminde de bu kadar ön planda olmaları sadece tesadüf mü? Güney Kore daha seksenlere kadar bizden çok daha geri bir ülkeydi fakat çok hızlı bir şekilde toparlanıp gelişti ve bizi de geçti. Arkasında Amerika var vs pek çok şey söylenebilir. Ama bu hızlı gelişmeden sonra günümüze geldiğimizde internet üzerinden çizgi hikayeler yayınlamada oldukça öne çıkmaya başladılar. Adını da Webtoon koydular.
Sadece Bu Kadar Mı?
Hayır tabii ki değil. Okuma alışkanlığı kazanmak için çizgi romandan daha iyi bir yöntem düşünemiyorum. Özellikle çocuklar için ilgi çeken görseller ve akıcı kurgusuyla ellerinden bırakamayacakları kitaplar bunlar. Ufuk açan, hayal gücünü geliştiren harika araçlar. Hiç görmedikleri ve başka bir yerde daha rastlayamayacakları ucu bucağı olmayan evrenleri çocukların önüne seriyor ve onları kaliteli bireyler olma yolunda yetiştiriyor. "Ben de bir şey yapmalıyım, yararlı olmalıyım, ortaya bir şeyler koymalıyım, üretmeliyim" . Bu tür şevkler aşılıyor.
Sadece çocuklar da değil yetişkinlerde bile okumaya alışmak için oldukça işe yarar bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Hatta gözlemliyorum.
Ve insan okumaya, sayfadan sayfaya koşmaya, bu şekilde saatler geçirmeye alıştıktan sonra kitapların kalınlığı da onu korkutamaz. Telefon bilgisayar vs. çok zamanımı alıyor kitap okuyamıyorum gibi bahaneler de üretmeye gerek duymaz.
Ayrıca gün içinde pek çok strese sabır gösteren, yorulan insanlar için de hayatın sıkıcı gerçeklerinden bir süre uzaklaşmak için faydalı bir yöntem olabileceğini düşünüyorum.
Faydaları bu kadar da değil. Çocuklar daima etraflarında örnek alabilecekleri bir rol model arayışındadırlar. Kimi zaman babaları kimi zaman anneleri ya da benim gibi abla veya ağabeyleri gibi. Çizgi romanlarda erdem patlaması yaşayan çizgi karakterlerden daha iyi rol modeller düşünemiyorum. Neticede de kendisinden taviz vermeyen, pes etmek nedir bilmeyen, adaletten ve doğrudan caymayan karakterlerle büyüyen nesiller yetişir.
Son Söz
Bu yazıyı sonuna kadar okuduysan sana tavsiyem çizgi roman oku ve okut. Yerli çizgi romanlar satın al. Destek olur en azından. Ülkemizde gelişmesinde senin de katkın olur. Kendine al, eşine dostuna çoluğuna çocuğuna ağabeyine kardeşine öğretmenine öğrencine komşuna çalışanına patronuna al. Oku ve okut.
Zaman ayırdığın için teşekkür ederim. 😊😊